- TEPAV Acı Tabloyu Açıkladı: Türkiye'de Yoksul Çocuk Sayısı 10 Milyona Dayandı
- İzmir Uluslararası Edebiyat Festivali başlıyor
- Konak’ın müzeleri kültür söyleşileriyle konuklarını ağırlıyor
- Peyzaj çalışmalarıyla yeni bir çehre kazanacak
- Meteoroloji'den Kuvvetli Yağış Alarmı! Sel, Su Baskını, Yıldırım...
Serbest Piyasa Fırsatçıları!
05 Ağustos, 2024 Adına “serbest piyasa mı, yoksa serbest ahlaksızlık mı” diyelim!
Ekonomi de serbest piyasa düzenini esas alan yapısal değişim programı Turgut Özal hükûmeti döneminde uygulamaya konuldu. 1983-1987 yılları arasındaki Başbakanlığı dönemini de içine alan, Türkiye serbest piyasa ekonomisine Türkiye'de 24 Ocak 1980 istikrar kararlarıyla “serbest piyasa ekonomisi” modeline geçildi.
Serbest piyasa ekonomisinin ideolojisine baktığımızda Uluslararası bağlamda, serbest piyasalar ekonomik liberalizm (Avrupa'da sadece liberalizm olarak adlandırılır) yandaşları tarafından savunulur.
Serbest piyasa ekonomisinin kurucusu Adam Smith ve Serbest Piyasa Ekonomisinin Felsefesi "Milletlerin Zenginliği" adlı eseri ile serbest piyasa ekonomisinin babası olarak kabul edilir. Smith, bireylerin kendi çıkarlarını gözeterek hareket etmelerinin, "görünmez el" mekanizması ile toplumun genel refahını arttıracağını öne sürmüştür.
O “görünmez eller”, hiç de masum değilmiş, meğer!
Serbest piyasa bir toplum düzeni olarak, her şeyden önce liberalizm ile ilgilidir. (Avrupa’da 'liberalizm' terimi, serbest piyasa ideolojisi yan anlamını korumakta fakat Amerika’da, terim hükûmet müdahaleleri ile ilgili genel bir terime dönüşmüş ve serbest piyasa yandaşlarına yönelik aşağılayıcı bir anlam kazanmıştır)
Liberalizm, batı dünyasında benzeri bir ekonomik durumu ifade etse de, ABD’de kapitalizmi çağrıştırır. Avrupa’da ise, tercih edilen “serbest piyasadır.”
Marksizm, komünizm, faşizm ve sosyalizm genel olarak serbest piyasanın ideolojik rakipleri olarak görülür.
En 'kapitalist' ülkelerde bile bir miktar hükûmet müdahalesi olduğu için, henüz tam anlamıyla serbest piyasa yoktur. Onların bakış açısıyla serbest piyasanın varlığını isteyenler bile, rölatif olarak 'hiç olmamasındansa' anlamıyla konuşurlar. Burada demek istenen, minimum baskı, maksimum ekonomik özgürlük ve vergileri düşürerek ulaşılan maksimum piyasa verimliliğidir.
Her ne kadar piyasanın serbest olduğu ya da olması gerektiği tartışılsa da, pek çok kişi serbest piyasa prensiplerine sıkıca bağlı kalmanın bir sonucu olarak görülen piyasanın çöküşünü engellemek için hükûmetin müdahalesi olması gerektiğini savunur.
Bu çöküşler Türkiye’nin sosyal problemleriyle beraber büyümüştür. Hükûmetin müdahale etmediği serbest piyasa özgürlüğü fırsatçıların eline teslim edilmiştir.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Türkiye, serbest piyasa ekonomisini tüm kural ve kurumlarıyla uygulayan bir ülkedir” ifadesi yaşadığımız zam zulümlerini düşünecek olursak, hiç de övünülecek bir sistem değildir!
Bu sistem eşyanın tabiatına da aykırıdır.
Temel yaşam gereksinimimiz olan tüm ihtiyaç ürünleri 4-5 kat artarken, hayat pahalılığına karşın çalışan kesimin ücretleri ne yazık ki aynı oranda artmadı. Ücretler çok düşük ve insanların alım gücü giderek yok oluyor!
Gıda fiyatları neden durdurulamıyor?
Marketlerde, pazarlarda gıda fiyatlarının sürekli artması, gıdaların astronomik fiyatlarla satılması, vatandaşları ekonomik olarak zor durumda bırakıyor...
Türk lirasının değer kaybetmesine sebep olanlar kimler?
Tasarruf politikaları, israftan kaçınmayan kurumlar için çözüm olmadı, olmaz da… Önceden fiyatlar arasında büyük farklar varken her şey başa baş gitmeye başladı. Mahalle bakkallarından, zincir marketlere kadar esnaf birbiriyle zam yarışına girdi! Kaliteden de ödün veren üretici daha fazla nasıl kazanırım fırsatçılığı ile üretim yapıyor. Alım gücü düşen vatandaş haliyle aldığı üründe kalite yerine ucuzluk arıyor. İnsanların hayatı zorlaşıyor, geçim sıkıntısı artırıyor. Fiyatlardaki artışlar artık dayanılmaz boyutlara ulaştı.
Serbest piyasa ekonomisi kimlerin işine yarıyor?
Bu sistemi sürdüren Liberal politikalar artışların temel nedenini yüksek enflasyon ve döviz kurunun yükselme sebebine bağlasa da, sorun hem hükümette, hem de esnafın kendisindedir… Hükümet, enflasyonun düşmesi, döviz kurunun artmaması için ciddi tedbirler alıyor gibi görünse de nedense Euro ve Dolar kuru sürekli artışa devam ediyor!
Enflasyonun düşmesi için devreye alınması gereken öncelikle hükümetin kendi israflarından vazgeçmesidir. Halkı sıkıntıya sokarak, zamla, zulümle yönetmek olmuyor!
Gıda fiyat artışları sıkı bir şekilde kontrol altına alınmalıdır.
Devlet, serbest rekabet şartlarını ve fiyatlarda istikrarı sağlamak, monopollerle mücadele etmek, üretici ve tüketicileri korumak, hazineye gelir sağlamak vb. sebeplerle doğrudan veya dolaylı olarak piyasaya ciddi ciddi müdahale etmelidir.
Eder gibi yapsa da ancak işine geleni yaptığını görüyoruz!
Tavan – Taban fiyatta devlet başrolde, Kira belirleme de %25 artış sınırı verirken birden tüfe tefe ye dayalı %65 artışı kiracının önüne sürmesi, kiracının intiharına sebeptir! Devlet yine ortada yok! Ev sahibi-kiracı yesin birbirini!
Serbest piyasa sisteminde tüccar zorlama veya sahtekârlık ile işini yapıyorsa, vatandaşı kandırıyorsa, müdahale şarttır!
Serbest Piyasa Ekonomi Modelini, “Bırakınız yapsınlar” ile özdeşleştiren devletin piyasaya müdahale etmediği enflasyonu yüksek bol zamlı ekonomi politikası tüm sahtekârlıklara açıktır!
Hani derler ya baş nereye giderse, ayaklarda oraya gider! Dürüstlüğü öğreten var mı? İnsanlar dürüst olsun diye çabalayan var mı? Millet birbirini kazıklasın, birbirini yesin diye serbest piyasa ahlaksızlığını yaratanlardan kurtulmadığımız sürece ülkede huzur yok!
Fakat her ne kadar serbest piyasa, hükûmetin arz, talep veya fiyatlar üzerine herhangi bir müdahale yapmamasını gerektirse de, tüccarların birbirlerini zorlamamasını ya da aldatmamasını da gerektirir. Aldatan ve zorlayanlar için devlet tarafından müdahale yapılmalıdır!
Serbest piyasa ekonomisi “ekonomik aktiviteleri ve muameleleri etkileyecek kararların büyük çoğunluğunun, hükümet yerine bireylerin verdiği bir ekonomik sistem” olarak belirtilse de, Hükümet, fiyatları kontrol altında tutuyormuş gibi yapıyor sanmayınız!
Çünkü evdeki hesap çarşıya uymuyor. Enflasyon ve fiyat artışları alım gücüne yansıdığında, TUİK verilerine bakınca çarşıdaki, pazardaki fiyatlarla hiç alakası yok. Hangi ülkeye ait bunlar? Bizim alım gücümüzle hiç uyuşmuyor…
Fiyat politikasını belirliyorsan, denetimini yapacaksın! Kural tanımayanlara ceza yazacaksın… Kuralları sallamayan her kim varsa çeki düzen vereceksin!
Devletin vatandaşını koruma adına bazı müdahalelerde bulunması şarttır! Fiyatlara müdahale etmek, arz ve talebi kontrol altına almak ve belirli ürünlerin fiyatlarını sabitlemek veya sınırlamak için bu programı kullanacaksınız.
Temel ihtiyaç maddeleri gibi ürünlerin fiyatlarını kontrol altında tutacaksın. Serbest piyasa ekonomisinde malların fiyatlarının serbest ortamda oluşmasını ve revaç bulması sizin inanç arzularınıza göre değil, halkın insanca refah ve yaşam arzularına göre belirlenmelidir. Tröstleşme, tekelleşme ve belli güçlerin piyasayı ele geçirmesi halka zarar verir. Serbest piyasa putu yıkılmalı!
Bize ne iyi gelir? Sosyal Piyasa Ekonomisi!
- Sosyal piyasa ekonomisinde devlet müdahalesi daha yüksektir. Sosyal piyasa ekonomisi, serbest piyasa ekonomisinin getirdiği bazı dezavantajları önlemek için devletin düzenleyici rolüne daha fazla vurgu yapar.
- Sosyal piyasa ekonomisi, sosyal adaleti korumaya odaklanır ve ekonomik fırsatların eşit dağılımını sağlamayı hedefler. Sosyal piyasa ekonomisi, rekabeti teşvik ederken, aynı zamanda piyasaların denetlenmesini de sağlar.
- Sosyal piyasa ekonomisi, vergi politikalarını kullanarak sosyal adaleti sağlamayı hedefler. Bu amaçla, vergi yükü zenginlerden daha fazla alınabilir ve toplanan vergiler sosyal hizmetlerin finansmanında kullanılabilir.
- Sosyal piyasa ekonomisi, çevre ve sürdürülebilirliği önemserken, serbest piyasa ekonomisi bu konulara daha az vurgu yapar. Sosyal piyasa ekonomisi, çevrenin korunması ve doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı için politikalar ve düzenlemeler getirir.
Ticari eylemlerin, ticari terbiye, dürüstlük, adalet ve merhamet gibi ahlaki ilkeler doğrultusunda hareket etmesi amaçlanmalıdır.
Fahiş fiyatlar, piyasa değerinin çok üzerinde belirlenen fiyatlardır. Bu durum hem alıcıyı hem de satıcıyı zarara uğratır ve toplumda adaletsizlik yaratır.
Temel ihtiyaç maddelerinin fiyatlarını belirlemek devletin görevidir. Devlet, bu ürünlerin adil bir fiyata satılmasını sağlayarak, halkın alım gücünü ve refahını korumak zorundadır.
Hükümetin inancı(!) islam’a göre ticarette aslolan rıza hali değil midir?
Aldatma ve hile olmadan alış veriş yapılması ticaretin ruhunu oluşturuyorsa, aldatmalara neden göz yumarsınız?
#ErkenSeçimŞart
#İsrafTavanTasarrufYalan
#SerbestPiyasaPutuYıkılmalı
#SosyalPiyasaEkonomisi
Yorum Ekle
Yazarın diğer yazıları
- Cumhuriyet Türkiye'nin Kalbidir!
- Kanun Hükmünde Kararname İle Kadına Şiddetin Önlenmesi!
- Prof. Dr. Alpaslan Işıklı Anısına
- Türkiye Tanıtım Araştırma Demokrasi ve Laik Oluşum Vakfı TÜLOV Burslu Gençlere Umut Oluyor!
- Oysaki NARİN de bugün okula gidecekti!
- Meraklı Öğretmenler Burada!
- Laiklik Ve Çocuk
- Serbest Piyasa Fırsatçıları!
- İsraf TAVAN Tasarruf YALAN!
- Kıssadan Hisse Öyküler
- Tüm Yazıları
SOSYAL MEDYA
MAGAZİN
Icardi'ye şiddet suçlaması
Wanda Nara, Mauro Icardi’nin kendisine şiddet uyguladığını iddia etti. Nara, futbolcu hakkında şikâyette bulunarak uzaklaştırma talep etti. Icardi’nin bugün hakim karşısına çıkacağı öğren...
TEKNOLOJİ
EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ
Diyabet vakaları 800 milyonu aştı
Dünyada diyabetin yaygınlığını ve tedavisini inceleyen çalışma, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ile iş birliği içinde NCD-RisC tarafından yürütüldü. Araştırmaya göre, diyabet vakalarının yarısından fazlası Hindistan, Çin, ABD ve Pakistan'da görüldü.
Yorumlar
Bu haberde yorum bulunmamaktadir.