ARSUZ GENÇLİK KAMPI
11 Ekim, 2025“TÜLOV Bodrum Geleneksel 4.Gençlik Kampı” başlıklı önceki makalemde kısaca Lise öğrencilik sürecimde Gençlik Kamplarına katıldığımdan bahsetmiştim. Yoğun proje takvimim nedeniyle sıra yarım kalmış olan hikâyemi sizlerle paylaşmaya geldi. Lise öğrenciliğimde her yıl 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı etkinliklerine Gençlik ve Spor Bakanlığının organizasyonunda Ankara Stadyumunda prova yaparak, hazırlanırdık. Farklı liselerden gelen öğrencilerin buluştuğu stadyum biz gençlerin unutulmaz anılarıyla, enerjisiyle dolardı. Kızlı-Erkekli provalarımızda müzik eşliğinde dans, jimnastik, akrobasi hareketleriyle hepimiz yekvücut olurduk. Ah o günler demeden geçemeyeceğim.
İktidar 23 yıldır gençleri bu vizyona ortak etmek yerine, bayramları yapmamak için sürekli gerici bahaneler üretti. Geçmişin bize kattığı değerlerin kıymetini şimdi daha iyi anlıyorum. O zamanlar sağcı/solcu çatışmalarına rağmen Milli Eğitim Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı öğrenci ve gençlik çalışmalarını medeniyet çerçevesinde yürütüyormuş!
Lise ikinci sınıfta 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı kutlamalarımızı yaptıktan sonra, okulumuza Gençlik ve Spor Bakanlığı'ndan bir yazı gelmişti. Ailelerimiz de onaylarsa İskenderun Arsuz Gençlik Kampına okul öğretmenimiz kordinatörlüğünde gideceğimizi öğrendik. Ailem kampa katılmama izin verdi. Okuldan katılan kız arkadaşlarımızla ve koordinatör hocamız toplantı yaptık. Hazırlık sürecimiz başladı. Haziran da okul tatile girince 25 kişiden oluşan kız öğrenci ekibiyle yola çıktık. Gençlik Kampları hayatımın en eğlenceli anılarından oluşur…
İskenderun Arsuz’a vardığımızda farklı illerin Liselerinden on kişiye yakın kız öğrenciler de gelmişti. Bizim kadar kalabalık değillerdi. Koordinatör hocamız bizi lise arkadaşlarımızdan oluşan takımlara ayırdı. Eşyalarımı yüklendim, kalacağımız yere doğru giderken, büyük çadırları gördüm. Takımlar çadır numarasına göre yerleşiyordu. Benim için ilk anlar hüsrandı. Çadırda hiç kalmamıştım ve hiç hoşuma gitmemişti. Benim gibi takım arkadaşlarım da homurdanmaya başladı ve biz kendimizi içinde 2’li ranza ve 4 adet yatağın olduğu çadırın içinde bulduk. Benim takımda ikiz kız kardeşler Gülay ve Tülay da vardı. “Biz burada kalmayız” diye ağlamaya başladırlar… Ben de pek sevmemiştim ancak o an Ankara’ya geri dönemeyeceğime göre önce durumu anlamaya çalışayım diye düşündüm. Mecbur yerleştik çadıra.
Hocamız “düdükler çalacak ve yapılacak işler için bunlar komut anlamındadır” diyerek elimize kampın programını vermişti. Her gün için saat saat planlanmış etkinlikler vardı. Onları görünce biraz içimize su serpildi. Her takım 1 gün mutfakta nöbetçi olacak, o günün bütün yemek ve bulaşık hizmetini verecekti. Sabah kahvaltısından, akşam yemeğine kadar aşçılara çıraklık ettik. Önceleri pek sevmesek de kampın eğlenceli olduğunu görünce, daha da bağlandık. Artık kampta komut düdüğünün sesinde kurallarla bütünleşmiştik. Biip denize gir, biip denizden çık… Biiip yemeğe, biiip hobilere, biiip yat, biip kalk vb. gibi…
Kamp sürecimiz o kadar dolu geçiyordu ki bir daha eve dönmeyi hiç düşünmedik. Hatta kamp bittiğinde yine ağladık!
Sabahtan, yatana kadar program kişisel gelişimimize, motivasyonumuza artı değerler katıyordu. Yeni arkadaşlarla tanıştım. Gurup çalışmalarına farklı bir kampta kalan erkek öğrencilerde rehberlik hocaları ile gelip, programlara katılıyordu. Ortam birden renkleniyordu. Farklı disiplinlerden gelen uzman öğretmenlerin interaktif söyleşilerinde rehberlik uzmanları, psikologlarla sürekli etkileşim halindeydik. Şu an düşündüğümde bir gencin tüm sorularına/sorunlarına cevap bulabileceği bir terapi alanındaydık. Gruplarımızı oluşturup, yaratıcı oyunlar tasarlıyorduk. Halk oyunları oynuyor, yeni hobiler ediniyor, taklitler yapıyor, ses-nefes çalışmalarına katılıyor ve şarkılar söylüyorduk!
Önemli bir detayı da belirtmek istiyorum. Ben kamplara kız arkadaşlarımla katılmıştım. O dönemin Gençlik ve Spor Bakanlığı yönetmeliğinde karma kamp uygulaması vardı. Ancak kız ve erkek öğrenciler ayrı yerlerde kampa katılmış olsa da programda yer alan uygulamaları karma olarak birlikte yapmıştık.
Gençlik ve Spor Bakanlığı'na bağlı olan gençlik hizmetleri genel müdürlüğü tarafından 2012 yılı gençlik kampları uygulama talimatında yapılan değişiklik ile karma kamp uygulamasına son verilmiştir. Kısacası 2012 yılından itibaren gençlik kamplarında erkek ve kadınların bir arada eğlenmesi ve vakit geçirmesi yasaklanmıştır.
Bu yasak düşünce nesli sağlıksızlaştırma yöntemidir! Çünkü genç nesil karşı cins ile diyalog geliştirmelidir.
Çevre gezilerine çıkıyorduk. Antakya’ya gidip müze ziyareti yaptık. Harbiye şelalesine gittik. Aklımda kalan pikniğe gelen halk kocaman karpuzları şelalenin ağzına yatırmışlardı. Masaların üzerinde kan kırmızı siyah çekirdekli bebek büyüklüğünde dilim dilim kesilmiş karpuzları görünce canımız çekti. Kalabalık kız topluluğu olduğumuz için bizler de onlarında dikkatini çekmiştik. Gözümüz karpuzlardaydı! Bizim baktığımızı fark eden aileler piknik masalarına davet ettiler. Ülkemiz insanlarının misafirperverliğine ilk kez tanık olmuştum. Ne mutlu sağcı-solcu demeden güzel insanlarımızla birlikte yaşamak!
Şehri gezdikten sonra aracımızla yola çıktık, Reyhanlı ilçesine geldik. Araçlardan aşağıya inince “ne tuhaf” yer dedik. Kıraç, toz-toprak içindeydi. Karşımızda gri bina yükseliyordu. Binanın arasından geçişleri vardı. Polisler gelip-geçenlere işlem yapıyordu. En çok beyaz entarili, kafalarında başı kordonlu bir örtü olan Arap erkekleri ellerinde valiz ve eşyalarla gelip-gidiyordu... Meğerse Hatay Cilvegözü sınır kapısındaymışız! Biz 40 kişilik kız gurubu, yaz kıyafetlerimizle araçlardan indik… Arap erkekleri bizi görünce “başımıza taş yağacak, tövbe tövbe” diye söylenmeye başladılar. Biz kızlar lafın altında kalır mıyız, hepimiz “yallah, yallah” diye bağırmaya başladık! Hocamız “bağırmayın” dese de biz “yallah, yallah” demeye devam ediyoruz.
- “Hocam burada ne işimiz var? Başımız belaya girecek, lütfen hemen geri dönelim” dedim.
Araçlara bindik ve bölgeden uzaklaştık. Hocanın yaptığı son derece yanlış bir davranıştı. Düşünsenize sınırda asker de polis de olsa Arapların o densizce konuşmaları nedeniyle olaylar büyüyebilirdi! Bizim kızların hepsi çok yamandır… Ailelerimize dönünce olayları anlattık. Okul idaresiyle görüştüler.
Sınır kapısını görmek kaç gence nasip olmuştur acaba? Yurtdışına uçakla gittiğimiz için yereldeki giriş-çıkış yerlerinin durumunu birçoğumuz belki bilmiyoruz. En son Karadeniz gezi programında yer alan Gürcistan Batum seyahatine giderken sınır kapısından yaya geçmek zorunda kalmış, kötü bir süreç yaşamıştık. Neredeyse Gürcü-Türkiye savaşı çıkacaktı! Gürcüler son derece medeniyetsiz insanlar... Ne sıraya girmeyi, ne de saygılı olmayı biliyorlar. Girişte de, çıkışta da sıra aralara girebilmek için sürekli üzerinize abanıp, yüksek sesle hakaret ederek rahatsız ediyorlar. Dönüşte de aynı durumları yaşayınca gurup olarak duvar gibi durduk, geçemeyince delirdiler tabii ki... Türkiye tarafına geçince de yakalattık, işlem yaptırdık! Bir daha gelemesinler!
Neyse Gençlik Kampı hikâyeme dönelim. Benim bireysel gelişimime, özgüven kazanımıma, bağımsız düşünme yetime, doğa sevgimin çoğalmasına, farklı kültürlerle tanışmama ve çevre bilincimin gelişmesine çok katkıda bulundu. Yeni deneyimler ve yetenekler edinmem açısından spor, sanat, müzik veya bilim gibi farklı alanlarda yeni aktivite ve hobileri denememi sağladı. Sosyal çevremi genişletmem açısından bu tür gençlik kamplarının önemini anladım.
Gençlik kampları platformları, eğlenceli bir tatil olmaktan öte, gençlerimizin hayata, hem beden, hem zihin hem de kişisel gelişimleri açısından daha donanımlı ve özgüvenli bir şekilde hazırlanmalarını sağlamaktadır.
Çocuklarınızın Gençlik Kamplarına katılımlarını destekleyiniz...
Sağlık ve sevgiyle kalınız...
Aydan Tuncayengin
www.aydantuncayengin.com
Yorum Ekle
SOSYAL MEDYA
MAGAZİN
Özcan Deniz ile ağabeyi Ercan Deniz arasında ipler koptu!
Şarkıcı Özcan Deniz, daha önce kendisini 'ölümle tehdit edip eşine hakaretlerde bulunan' ağabeyi Ercan Deniz'in tedbir kararı bitince yeniden adliyeye başvurdu. Mahkeme, Ercan Deniz hakkı...
TEKNOLOJİ
EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ
Mide şikayetlerinizin nedeni ‘mikrop’ olabilir
Mide mikrobu, helikobakter pilori bakterisinin mideye yerleşmesi ve burada çoğalmasıyla ortaya çıkar. Midede ekşime, yanma, gaz ve şişkinlik, bulantı ve ağrı gibi şikayetlerin en önemli nedenlerinden biri olabilir…
Yorumlar
Bu haberde yorum bulunmamaktadir.