
Özgür Özel: "İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden imzalayacak, Meclis’e yollayacak bir cumhurbaşkanını seçmek için eşitlik için gelin, seçin, tarihe geçin"
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisi tarafından 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla düzenlediği ''Kadın varsa, Yaşam Var'' etkinliğinde konuştu. Özel, partisinin cumhurbaşkanı adayını belirlemek için yapacağı ön seçimi hatırlatarak, salonda bulunan kadınlara seslendi. Özel, "23 Mart’taki Türkiye’nin baharına, demokrasi baharına, demokrasi devrimine Türkiye'nin bütün kadınlarını davet ediyorum. Gelin seçin, tarihe geçin. Geleceksiniz, bir cumhurbaşkanı seçeceksiniz. Tüm eşitsizlikleri tarihe gömeceksiniz. İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden imzalayacak, Meclis’e yollayacak bir cumhurbaşkanını seçmek için, eşitlik, mücadele için gelin, seçin, tarihe geçin" dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında CHP Genel Merkezi’nde düzenlenen "Kadın varsa, Yaşam var" etkinliğinde konuştu. Özel, “Türkiye kadın hareketini, mücadelesine katkı koyan herkesi saygıyla selamlıyorum. Dünyada kadın hakları mücadelesinin nerelerden geldiği, nerelere gittiğini, Türkiye’de bu mücadelenin nasıl başladığını, nasıl yükseldiğini, son dönemlerde nasıl sorunları olduğunu hem Asu başkan anlattı. Hem de izlediğimiz videolardan takip ettik. Bizzat da hepimiz içinde yaşıyoruz'' dedi.
"Ülkedeki tüm sorunların sebebinin bir otoriterleşme, bir hukuk yoksunluğu, bir ideolojik bakış açısının demokratik yönetim anlayışının yerine geçtiği tespitini yapmak gerekiyor" diyen Özel, şunları söyledi:
"Biz hukuka, kuvvetler ayrılığına, güçlü bir parlamentoya, halkın seçtiklerinin yönetmesine, seçenlerin yarısı kadın, yarısı erkek olduğuna göre, yönetenlerin de yarısının kadın, yarısının erkek olmasına inanıyoruz. Bu yolda ilk adım, 1930 yılında kadınlara yerel seçimlerde bu hakkın verilmesiyle başladı. 1935’te bu sefer genel seçimlerde pek çok Avrupa ülkesi daha bu konuyu konuşamaz, tartışamazken, faşizm rüzgarları eserken, soykırımlar olurken, kadınlar katliamlara, tecavüzlere muhatap iken, kadın haklarını konuşacak kimse yokken, bu topraklarda büyük kurtuluş mücadelesini verenler, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları, biraz önce kızının ağzından dinlediğimiz İsmet İnönü, bu ülkede kadın-erkek eşitliği için, kadının sosyal yaşama katılabilmesi için, evlerde kilitli kapıların arkasında, perdelerin arkasında, yüzünün görülmesinin yasak olduğu şekilde değil de sosyal hayatın içinde nasıl istiyorsa, hangi kıyafetle istiyorsa, ne şekilde giyinmek istiyorsa, toplumun içinde o şekilde olmasını, sosyal hayatının, çalışma hayatının içinde yer almasını hep savundular. Büyük bir mücadele verdiler.
"Kadınların, gençlerin siyasetteki temsilini artıracağız dedik"
Onların bundan 90 yıl önce attıkları adımı, daha yeni yakalayabiliyoruz. 1935 parlamentosu, parlamentoya 18 kadın milletvekilinin girdiği seçimdi. Çok yakın tarihe kadar bu rakamı geçememiştik. Partimizi gençlerin ve kadınların partisi yapacağımıza olan taahhütümüzü, sizin her birinizin gözlerinin içine bakarak, hem değişim kurultayında hem de ardından yaptığımız kadın kolları kurultayında ifade ettim. Biz gençlerin ve kadınların siyasetteki temsilini artıracağız dedik. Bununla ilgili parti kendi içindeki süreçlerini zorlu ama çok sağlıklı bir biçimde işletiyor. CHP, Erdal İnönü ve onun kabinesindeki kadınların vizyonuyla, kadın kotasını Türkiye’de telaffuz eden ilk parti olmuştu. O gün yüzde 25 ile yola çıktılar. CHP bunu 10-12 yıl önce yüzde önce yüzde 20 diye konuşulup, yüzde 33’lük kadın kotasına bir kurultay sonrasında çıktı. Biz tüzüğümüze eşit temsili koymaya kararlıydık. Bu kurultayda itirazlar, tartışmalar vardı. Ama geri adım atmak, geleceğe bırakmak yerine, ileriye doğru stratejik bir adım attı. Bu yüzde 33 kademeli olsun, önce yüzde 40 olsun, bir sonraki kurultay yüzde 45 olsun. Bundan 3 sonraki kurultayda da eşit temsil olsun dedik ve bunu tüzüğümüze yazdık.
"2019’a göre yüzde 450 artışla toplam tam 35 kadın belediye başkanını seçtik"
Bu artık bir temenni değil. Hukuki gerçeklik. Yapılan her kurultayda, geçici maddede yazan kademelerle birlikte, 3 kurultay sonra tam eşit temsil sağlanmış olacak. Yerel seçimlerde buna yönelik bir düzenlememiz yoktu ama çok net bir kararlılığımız vardı. Dedik ki belediye meclislerinde madem ki yüzde 33’lük bir kotamız vardı. Bu yüzde 33’lük kotayı öyle listenin sonuna doğru doldurmakla, seçilmeyecek yerlere kadınları yazıp da kota tutturmakla olmaz. Pencere usulü olacak. Bir, iki, üç ise ilk üçte kadın olacak. İkinci üçte, üçüncü üçte bir daha olacak. Bu şekilde Türkiye’deki belediye meclisleri sıralarına giren kadınlarda, 6 bin 500 gibi bir rakama sıçradık. 2019’a göre yüzde 450 artışla toplam tam 35 kadın belediye başkanını seçtik. Eğer anket yaptıysak, ankette birden çok kazanan varsa, içlerinde bir tane kadın varsa o kadını direkt atadık. Bundan sonraki sürece dair de örneğin bir tek büyükşehirde kadın belediye başkanı Aydın ilinde varken, Eskişehir ve Tekirdağ eklendi. Ama nüfusu 300 binin üzerinde olan örneğin Adana’nın Seyhan’ını, Denizli’nin Merkezefendi’sini, İzmir’in Karşıyaka’sını, Konak’ını, Karabağlar’ını, Kocaeli’nin İzmit’ini, İstanbul’un Maltepe ve Üsküdar’ını şimdi güçlü kadınlar yönetiyor. Sizin yol arkadaşlarınız yönetiyor.
"Kadını eve hapseden anlayışa karşıyız"
Tayyip Bey’in bir kabinesi var. Kabinede 18 tane bakanı var. Bunların içinde hiç şüphesiz adını değiştirmiş de olsalar en önemli bakanlık, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı. Bunda bir kadının olması önemlidir ama o kabinede tek kadının olması, onu da aileden sorumlu bakan olarak görev yapması, zihniyeti aynen göstermektedir. Kadını, evliyse birey, evliyse ailenin parçası, evliyse desteklenmesi gereken bir birey olarak görüp, evli olmayan kadını görmeyen, hatta ittifak ortakları gibi ‘Bekar kadınlar derhal sahiplendirilmelidir’ gibi çağ dışı birkaç yüzyıl değil, tarih öncesinde bile olmayan, mağara duvarlarında bile olmayan anlayıştan medet ulan, onlarla ittifak yapan bir anlayışla karşı karşıyayız. CHP’nin 18 tane gölge bakanı var. Bunların 9’u kadın, 9’u erkek. Çünkü kadınlar, hayatın yarısı ise siyasetin de yarısı olacak. Sen kadınsın, aileden, çocuktan anlarsın diye bakmayacaksınız. Bunun tersi, dış politikadan, çalışma ve güvenlikten anlamazsın veya içişlerinden, kültür sanattan anlamazsın, sadece aileden anlarsın, çocuk bakmalısın, yaşlına, hastana, yaşlına bakmalısın, eşinin, kocanın eline bakmalısın demek. Bu anlayış, kadını eve hapseden anlayış. Biz bunun karşısındayız.
"Türkiye'de çok sayıda kadının kaybı ile kahroluyoruz"
Kadınlar 31 Mart’ta kazandılar. Kazanmak güzel, seviniyoruz ama Türkiye’de hepimiz maalesef çok sayıda kadının kaybı ile de her geçen gün kahroluyoruz, üzülüyoruz. Ben 2011 yılından itibaren Meclis’te görev yapıyorum. 2011 yılında, Meclis’ten bir yasa geçti. Bir uluslararası anlaşma geçti. 2014 yılında Meclis’ten İstanbul Sözleşmesi geçti. O gün, Meclis’teki bütün milletvekilleri oy vermişti. Hatırlıyorum, CHP’li milletvekilleri, kadın milletvekillerimizin uyarmasıyla, yönlendirmesiyle, iki elimizi birden kaldırarak oy vermiştik. O tarihten sonra kadın cinayetlerinde ilk, tek düşüş onaylandığı yıl çok bariz olarak yaşandı. Bu tesadüfü bir şey değil.
"Sırf bir seçim kazanabilmek için o yobazların, o geri kafalıların..."
Bir nazar boncuğum olacak ve ‘kime takacaksın’ deseler, İstanbul Sözleşmesi için AK Parti’ye takardım. Tayyip Bey, o taktığım nazar boncuğunu bir gece çıkardı ve çöpe attı. Çünkü İstanbul Sözleşmesi, devletin kadının arkasında kararlılıkla devletin olduğunu, savcısıyla, hakimiyle, çıkardığı 6284 sayılı kanunuyla, bundan sonra yapacaklarıyla, polisiyle, yasayı çıkaran milletvekilinden, ilk uygulamasında karşılaşılacak polise, kararı verecek savcıya, hakime kadar İstanbul Sözleşmesi, devleti kadının arkasına dikiyordu ve kadına şiddet uygulamayı aklından geçiren veya kadını katletmeyi düşünen caninin karşısına devleti dikiyordu. O yüzden o yıl çok aşağıya düştü. Sonra düşük seyirlerde, kaldı ve sonra yükselmeye başladı. Niye? Çünkü İstanbul Sözleşmesini tartışmaya açtılar. ‘Kaldırılsın’ dediler. AK Parti’nin içinde tartışmalar oldu. Bazı kadınlar savundu, bazıları sessiz kaldı. Çoğu erkek istemedi. Sonra ittifak kurmak istediği çağdışı kafalar, İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasını şart koştular. Sırf bir seçim kazanabilmek için o yobazların, o geri kafalıların tek başlarına iktidar olsalar, Meclis’i yakıp yıkacak olan selefi kafaların oylarını alabilmek için bir de güya kendisine oy verip de, ‘Eşime bir tokat attım. Uzaklaştırma aldım’ öyle bir anlatıyor ki, sosyal medyada da görüyoruz. ‘Kızımı terbiye etmek istedim. Bana ceza verdiler’ diyor. Bunların hepsinin karşısında devlet duruyorken ve kadınların arkasında devlet duruyorken, önce tartışarak, sonra İstanbul Sözleşmesi’nden çıkarak sonra da Medeni Kanun’a saldırmak anlamına gelecek nafaka hakkını tartışmaya açarak, bunlara yüz, kadınlara verilen güvenceden de kadınları mahrum bıraktılar.
"Eşit işe eşit ücret uygulamasında çok ciddi sorunlar var"
Türkiye, 2024 Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi’nde 146 ülke arasında 127'inci sırada. Önümüzdeki birkaç ülkeyi okumaya utanıyorum. Dünya Ekonomik Forumu’nun raporuna göre Türkiye, kadınların iş gücüne katılımında 146 ülke arasında 133'üncü sırada. Bunun için kadınların yoksulluğu, erkeklerden daha ağır yaşamasının sebebi de bu. Eğitim seviyesinin yetersiz olması, geleneksel rollerin çalışan kadının iş yükünü artırması, çocuk bakımını kolaylaştıran uygulamalardaki eksiklikler. Eşit işe eşit ücret uygulamasında çok ciddi sorunlar var. Bu sorunların hepsini birden kaldırmanın bir tane yolu var. O da kadınla, erkeğin eşitliğine, siyasette eşit temsiline ve kadınlarla ilgili atılacak her adımı atmanın memleketin en kritik çağdaşlaşma meselesi olduğuna inanan bir kadronun, bir anlayışın, bir partinin ülkeyi yönetmesidir. O partinin de adı CHP’dir.
"1 milyon 750 bin üyeye ulaştık"
Biraz önce çok güçlü kadınlar burada konuştular. Her birinin hikayesi çok kıymetli. Ama her birinin hikayesine bir taraftan CHP’li belediyenin, onun bir projesinin, eşitliğe inanmış bir belediye başkanının dokunuyor olması da çok kıymetli. Bu parti, sekülerlerin de, dindarların da, başı açık olanın da, tesettürlülerin de, güvencesizin de, yoksulun da bütün kadınların partisidir. CHP, Şubat ayı boyunca 28 gün kapılarını ardına kadar açtı ve çağırdı. ‘Bir yola çıkıyoruz. Cumhurbaşkanı adayı belirliyoruz. Adayımızı seçmek isteyenler gelsinler, partiye kaydolsunlar’ dedi. İnanılmaz bir genç ve kadın yönelimi oldu partide. Biz bu çağrıyı yaparken, 1 milyon 520 bin olan üye sayımızın şubat sonunda 1 milyon 600 bine çıkmasını ve ön seçim yapmayı planlıyorduk. Şubat ayı bitti rakamlar sayıldı. Biz 80 bin üye gücümüze güç katacak derken, 230 bin yeni üye ile 1 milyon 750 üyeye ulaştık.
"Bugün cumhurbaşkanı adayını, yarın milletvekili adaylarını belirleyeceksiniz"
Bunun için 23 Mart’ta cumhurbaşkanı adayımızı 1 milyon 750 bin üyemizin sandık başına koşacağı devinim ile seçeceğiz. Kapılar açık. Kapılar, kadınlara, gençlere, büyün vatandaşlara açık. Bundan sonra bu partinin kapısından giren en zorlu kararların alınacağı yerde yapılacak seçimlerde söz sahibi olacak, olmaya devam edecek. Bugün cumhurbaşkanı adayını, yarın milletvekili adaylarını belirleyeceksiniz. Kendiniz aday olacaksınız. Kadınların dayanışması ve eşitlikçi erkeklerle birlikte en önemli görevlere sizler geleceksiniz. 23 Mart’taki Türkiye’nin baharına, demokrasi baharına, demokrasi devrimine Türkiye'nin bütün kadınlarını davet ediyorum. Gelin seçin, tarihe geçin. Geleceksiniz, bir cumhurbaşkanı seçeceksiniz. Tüm eşitsizlikleri tarihe gömeceksiniz. İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden imzalayacak, Meclis’e yollayacak bir cumhurbaşkanını seçmek için, eşitlik, mücadele için gelin, seçin, tarihe geçin. Hepinizin önünde saygıyla eğiliyorum. Gününüz kutlu olsun. Kadınların günü, çağdaş Türkiye’nin günüdür. Çağdaş Türkiye’yi yeniden birlikte ayağa kaldıracağız." ANKA
Yorum Ekle
Diğer Haberler
SGK tüm boşanmaları tek tek mercek altına aldı: O maaşlar misliyle geri alınacak
Kurum, 2024'te yaptığı denetimlerde, yetim maaşı alabilmek için eşinden boşanan fakat boşandığı eşiyle aynı evde yaşamaya devam eden 2 bin 404 kişiyi tespit etti. Bu kişiler hakkında yasa...
Ankara'da kadınların 8 Mart eylemine polis müdahalesi
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle yürüyüş ve basın açıklaması yapmak isteyen kadınlara polis müdahalede bulundu. Ankara Kadın Platformu bileşenleri, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar...
Mansur Yavaş: Lazkiye’de bir insanlık dramı yaşanıyor
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Suriye'de yaşanan çatışmalara değindi. Yavaş, "Suriye’nin Lazkiye kentinde giderek artan çatışmalar ve sivillere yönelik saldırılar büyük ...
DEM Parti MHP'yi ziyaret edecek: Tarih belli oldu
MHP lideri Devlet Bahçeli'nin çıkışıyla başlayan, ardından İmralı'nın çağrısıyla devam eden süreçte, DEM Parti Eş Genel Başkanları siyasi parti turuna çıkıyor. İlk ziyaret pazartesi günü ...
Tunç'tan '8 Mart' mesajı: 'Temel hak ve özgürlüklerin korunması için...'
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü için bir mesaj paylaşan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Kadınların sosyal statülerinin iyileştirilmesi, temel hak ve özgürlüklerinin korunması, kamusal aland...
Prof. Dr. Naci Görür: Afet boyutunda bir depremle karşılabiliriz
Türkiye'de olabilecek depremlere karşı uyarılarını sürdüren Prof. Görür, "Ülkemiz canlı fay sistemleriyle tehdit altında" dedi. Deprem haftası geride kalırken yer bilimci Prof. Dr. Naci G...
MetroPOLL Araştırma'dan 8 Mart'ta Dikkat Çeken Anket!
MetroPOLL Araştırma, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nde dikkat çeken bir anket yayımladı. Ankete göre kadınlar da erkekler de Türkiye'de kadınların en önemli sorununun şiddet olduğunu ...
Devlet Bahçeli'den '8 Mart Dünya Kadınlar Günü' mesajı
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü için bir mesaj paylaşan MHP lideri Devlet Bahçeli, "Şiddetin olmadığı, gözyaşlarının akmadığı, acılı seslerin duyulmadığı, dostça, kardeşçe, huzur içinde...
Bolu'daki Faciada Dikkat Çeken Müfettiş Raporu: Kusurları Ortaya Çıktı
Grand Kartal Oteldeki yangın faciasına ilişkin İçişleri Bakanlığı başmüfettişi raporunda dikkat çeken tespitlere yer verildi. İtfaiyenin eksiklikler tespit etmesine rağmen işlem yapmadığı...
SOSYAL MEDYA
MAGAZİN
Damla Sönmez'i durduran oyuncu!
Oyuncu Damla Sönmez 'Senden daha iyi oyuncu ismi duyana kadar sessiz kal' akımına katıldı. İki isim duyunca sessizliğini bozdu!
TEKNOLOJİ
EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ
Oruç tutarken enerjinizi nasıl korursunuz?
Sahurda hangi yiyecekler sizi tok tutar? İftarda hangi beslenme hataları sağlığınızı riske atabilir? Uzmanlar, ramazanda enerjinizi yüksek tutmanın yollarını anlattı. İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Hande Özportakal, ramazan ayında sağlıklı ve dengeli beslenmenin, vücudun enerji dengesini koruması ve sindirim sisteminin düzenli çalışması açısından büyük önem taşıdığını söyledi.
Yorumlar
Bu haberde yorum bulunmamaktadir.