Yukarı
4

Aydan Tuncayengin

Bilim ve Din

26 Eylül, 2015

20. yüzyılın en büyük filozoflarından Bertrand Russell yarım yüzyıl önce yazdığı "bilim ve din" adlı eserinde bakınız neler diyor. "Aydınca düşünme özgürlüğüne yönelmiş tehditler, bugün, 1660'dan bu yana görülen tehditlerin kat kat üstündedir; ama bu tehdit bugün bize Hıristiyan kiliselerinden gelmemektedir. Çağdaş başıboşluk ve kaos tehlikesi dolayısıyla hükümetler, bugün eskiden kilise makamlarının büründüğü kutsal dokunulmazlık kimliğine bürünmüşlerdir ve aydınca düşünme özgürlüğüne yönelmiş tehditler hükümetlerden gelmektedir. Bilim adamlarının ve bilimsel bilgiye değer veren herkesin açıkça üstüne düşen ödev, eski biçim zorbalıkların yok olup gittiğine bakarak, umursamazca, birbirlerini kutlamak değil, ama zorbalığın yeni biçimlerine yiğitçe başkaldırmaktır."

Var mı bir YİĞİT! baş kaldıracak…

Russell’a göre insan kolay inanan bir canlıdır. “Bir şeylere inanmak zorundadır. İnanmak için iyi bir sebep bulamadığında, elindeki kötü sebeplerle yetinir.” Tam bu noktada bilginin doğası, kapsamı ve kaynağı ile ilgilenen felsefe dalı olan Epistemoloji’den bahsetmek istiyorum. Felsefenin temel alanlarından biri olan epistemoloji insan bilgisinin doğasını, kaynaklarını, sınırlarını, kavramsal bileşenlerini ve hatta bilginin olanaklı olup olmadığını irdeler.

Kısaca Bilgi Felsefesidir…

İnsanın bilgilerinin doğruluğunun sorgulanmasından doğan bu bilginin doğasını, kaynaklarını, kökenlerini, değerini araştırır. Bilgisizliğin ne olduğunu araştıran bilgi dalına agnoioloji denir.

Bilgisizlik örtüsü kavramıyla cehaletbilimi ilgilenmektedir. Eleştirel düşünme, kişinin karar verme veya eyleme geçmesine yönelik olan; özünde bilimsel metodun yöntemini kullanan; meraklı ve araştırmaya yönelik; alternatif bilgi ve verileri toplayan; verileri ve bilgiyi inceleyen, sorgulayan, sınayan; yeni fikirlere ve görüşlere açık; kendi kendini sorgulayan ve kontrol eden; dürüst ve mantıklı düşünce sürecidir.

Bireyin bilginin kaynağına, kesinliğine, bilme ve öğrenmeye ilişkin inançlarını tarih boyunca egemenler yoksul halkın cehaletinden nemalanarak yanıltıcı yöntem ve uygulamalarla bilgiyi istedikleri yönde saptırmaya çalışmışlardır. oksul insanlar, sürekli sahtekârlar tarafından din yoluyla uyutulmuş ve sömürülmüş/sömürülmeye devam edilmektedir. Akılcı ve pozitivist düşünceden uzaklaşan insanlık Ortadoğu odaklı din’lerden İbrahim-i din’in 4000 yıl öncesinin, Museviliğin 3300 yıl öncesinin, Hıristiyanlığın 2015 yıl öncesinin, İslamiyet’in 1342 yıl öncesinin düşünce ve yaşamına kilitlenmiş, insanın gelişme değişme dinamiğini din dışı yollara yöneltme nedeni olmuştur. Her şeyi Musa ve Tevrat odaklı olan Museviler, İsa ve İncil odaklı Hıristiyanlar, Kur’an ve Muhammed odaklı Müslümanlar kilitlendikleri hükümlerle verilen mesajın anlamını yitirdiği dünyevileşme sürecinde inançlarını da tersyüz etmişlerdir…

Düşünce zenginliği ile insanlığın gelişme, değişme ve dönüşme dinamiğine uygun yorumlarla zenginleştirirken, son 800 yıldır hiçbir düşünce gelişimi ortaya koyamamıştır. Hurafelere, kilitlenen, gelişim dinamiğine akla bilime ters bir dinciler gerçeği ile karşı karşıyayız. Düşünüş ve yorumlarıyla İslam’ı yaşamayan, varlığı, olayları işine geldiği gibi yorumlayan akıl ve bilim dışı uygulamalarla karşı karşıyayız!

İlahi buyrukların etkisinde insanlığın bunalıma ve sapkınlığa düştüğü inançların tersyüz edildiği bir dönemdeyiz. Kapitalizm halk yığınlarına karşı din olgusunu sürüleştirme aracı olarak kullanmaktadır. Emekçi ideoloji daha adil, daha özgür ve barışçı bir ortam oluşturmak için mücadele etse de, insanlığın ihtiyacı olan “İnsan dünya evren odaklı düşünce sistemi”  ahlaki çöküntüyle hasar görmüştür.

Akıl ve Bilim yolundan uzaklaşan insanlığın vicdanı da yara almış, toplumsallıktan uzaklaştırmıştır. Çevre, doğa, evren bilincinden uzaklaşmadan, dürüst ve duyarlı olmak, sosyal adaleti kuvvetli, karamsarlıktan uzak, hoşgörü odaklı anlayış ihtiyacımız olan yaşam oksijenimiz. Oysa çağımızda kişilerin dindar mı laik mi, başı açık mı kapalı mı olmasından daha önemlisi bilimsel düşünceye ve anlayışa nasıl sahip olabileceklerini öğrenmelerinin önünü açmaktır. Çünkü Asıl din, güzel ahlaklı olmaktır.



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Ünlü oyuncu İrem Helvacıoğlu'ndan bebek müjdesi!

Başarılı oyuncu İrem Helvacıoğlu, geçtiğimiz yıl nikah masasına oturduğu Ural Kaspar ile ilk bebeklerini bekliyor. 3 aylık hamile olduğu iddia edilen oyuncu, annelik heyecanını şimdilik g...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Bu belirtiye dikkat! Bunamayı yüzde 30 artırıyor

Bilim insanları uzun yıllar bunamayı geciktirecek bir araştırma yaptı. İşitme kaybı olanları yakından ilgilendiriyor. Bu yöntem hem bunamayı hem depresyon riskini azaltıyor. Yapılan yeni araştırmada, işitme kaybının erken dönemde tedavi edilmesi bunamanın gelişimini yıllarca geciktirdiğini ortaya koydu.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR