- Enes Batur'dan şaşırtan karar
- Tugay: Adaleti bizim getireceğimizi hiç kimse unutmasın
- İzmir Körfezi’ndeki yat yarışlarının startını Başkan Tugay verdi
- CHP'den, Anıtkabir'deki 'Erdoğan' sloganlarına sert tepki
- Cumhuriyet’in 102. yılında Anıtkabir’e akın: 'Ata’mızın bize verdiği haklardan dolayı ayrı bir gurur ve şevk içindeyiz'
'Çok sayıda kültürel miras yok edildi'
Tartışmalara konu olan yeni kalem işi uygulamalarıyla ilgili mahkemenin yürütmeyi durdurma kararı verdiği Edirne’de bulunan Selimiye Camisi restorasyonu için tanınan 30 günlük süre sona erdi. UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki Selimiye Camisi restorasyonunda tartışmalar devam ediyor.
- GÜMÜŞ: Buradaki tipik sorun mimarlığın ve koruma meselesinin iktidara bağımlı, bakanlık güdümünde bir faaliyet olarak görülmesinde.
- AHUNBAY: Mevcut bezemenin altında ise 16. yüzyıl yok. Bugün onu kazıyıp, başka bir yerden böyle olabilirdi diye bir örnek alıp, monte etmek yeniden tarih yazmaktır. Bezemeleri yeniden yapmak uydurma bir işleme girer.
- BAŞGELEN: Uluslararası ve ulusal tüm koruma belgeleri ile de çelişen bu tarz bir müdahale UNESCO açısından da Selimiye'nin mevcut statüsünü riske sokar.
Edirne İdare Mahkemesi kararında, yüksek kurulun onayladığı projeyle ilgili tüm belgeler talep edilmiş ve 30 gün süre tanınmıştı. Bu süre içerisinde Kültür ve Turizm Bakanlığı gerekli belgeleri göndermedi. Bakanlık yetkililerinden aldığımız bilgiye göre ise ‘belgeler 30 Ekim’de gönderilecek’ şeklinde oldu. AKP Edirne Milletvekili Fatma Aksal’ın Selimiye Camisi’ne ilişkin yaptığı övgü konuşması gündeme oturdu. Aksal’ın “Selimiye’nin yaklaşık 100 yılını kurtaracak, 100 yıl daha ileriye taşıyacak bir restorasyon yapıldı” açıklaması tepkilere neden oldu.
Konuyla ilgili görüşüne başvurduğumuz mimar, restorasyon uzmanı ve mimarlık tarihçisi Prof. Dr. Zeynep Ahunbay, “Sıradan bir bezeme programı öne sürülerek, ‘Bu 16. yüzyıla bütünlenmeli’ diye bir gerekçe sunulamaz” dedi. Ahunbaş sözlerine şöyle devam etti: “Kubbede tarihi katmanlarla oluşmuş bir anlatı var. Kubbe çeşitli dönemlerde onarım alıyor ve bu onarımlar da onun tarihinin parçası oluyor. Selimiye de 18. yüzyılda bir deprem yaşıyor, nakışları dökülüyor veya eskiyor, onu tekrar elden geçiriyorlar ve o da o dönemin sanat eseri oluyor. Mevcut bezemenin altında ise 16. yüzyıl yok. Bugün onu kazıyıp, başka bir yerden böyle olabilirdi diye bir örnek alıp, monte etmek yeniden tarih yazmaktır. Bezemeleri yeniden yapmak uydurma bir işleme girer. Özellikle dünya mirası olan eserlere çok dikkat edilmeli.”
‘ANITYAPI TASARLANABİLECEK BİR NESNE DEĞİL’
“Selimiye Camisi herhalde dünya mirası olarak ülkenin en önde gelen anıt yapılarından biri. Bu anıtın nasıl korunacağı meselesi yalnızca mahkeme kararlarıyla ve bu yönetimsellik biçimi ile değerlendirilemez. Bu vaka bu yüzden çok önemli, bu meselenin tartışılması gerekiyor” diyen mimar Korhan Gümüş, asıl sorunun mimarlığın ve koruma meselesinin iktidara bağımlı olması ve bakanlık güdümünde bir faaliyet olarak görülmesi olduğunu belirtiyor.
Gümüş, “Maalesef oluşturulan kurullar, danışma organları daima kamu tarafı ile kapalı bir ilişki ve ideolojik yaklaşım biçimi içinde kariyer sahibi oluyorlar. Böyle olunca tuhaf bir şekilde fikir ortamı felç ediliyor. Bunun sonucunda depresif bir durum ortaya çıkıyor. Kaybedilmiş bir geçmişin arayışı içinde, aslına dönmek gibi hayali bir geçmiş yaratılmaya çalışılıyor. Bunun elbette ki deneysel, kültürel miras değerleriyle ilişki kuran, kavramaya çalışan deneysel bir çaba olan koruma kavramıyla bir ilgisi yok. Bu şekilde anıt yapıların özgün, miras değeri yüksek katmanları yok ediliyor. Bu şekilde hatırlarsanız çok sayıda ‘Kültürel miras korunuyor’ denerek yok edildi” diyor.
Gümüş, ayrıca her dönem eklerinin, ayrı katmanlarının uluslararası koruma normlarına göre de bir değere sahip olduklarının kabul edildiğinin altını çiziyor. Gümüş, “Buradaki sorun anıtyapının sanki tasarlanabilecek bir nesne olarak kabul görmesinde. Oysa yapıyla diyalog kurmak, anlamaya çalışmaktır, koruma eylemselliklerini yönlendiren mesele” diyor.
‘DANIŞMA KURULU TOPLANMALI’
Mimar Sinan’ın 80 yaşında yaptığı ve “ustalık eserim” olarak nitelendirdiği Edirne Selimiye Camisi, gerek Sinan’ın, gerek Osmanlı mimarisinin en önemli eserleri arasında sayılır. Kitâbesine göre, yapımına 1568 yılında başlanmış ve 14 Mart 1575’te ibadete açılmıştı. 2011 yılında Üstün Evrensel Değer olarak UNESCO Dünya Miras Listesi’ne dahil edildi. Bu açıdan gözümüz gibi korunması gereken Edirne Selimiye Camii’nin restorasyonunda, yetkili Bilim Kurulu’nun onayladığı ve tamamlanmış olan kubbe içi kalem işi projesi iptal edilerek; resmi hüviyeti bulunmayan bir heyetin önerdiği yeni restitüsyon projesi kabul edilmesi ilgili tüm çevrelerde büyük tepkiyle karşılandı.
Bu yeni restitüsyon projesi teklife göre 18’inci yüzyıla ait kalem işlerinin sökülerek, yerine belirlenmiş bir ismin kalem işi uygulamaların yapılmak istenmesinin ilgili çevrelerde büyük tartışmalara neden olduğu basına yansıdı. Koruma mevzuatı açısısından da taraf olduğumuz Venedik Tüzüğü’nden Burra Tüzüğü’ne (2013) kadar uluslararası ve ulusal tüm koruma belgeleri ile de çelişen bu tarz bir müdahalenin UNESCO açısından da Selimiye’nin mevcut statüsünü riske sokacağı öngörülüyor.
Bu vahim gelişmelere karşı açılan davada, Edirne Bölge İdare Mahkemesi, 26 Eylül’de toplanarak davalı Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden savunma ve belgelerin cevaplarını göndermeleri için 30 gün süre vererek, yürütmeyi durdurma kararı aldı. Bu dikkatle takip edilmesi gereken önemli bir karar ve izlenmesi gereken bir süreç. Bu hayati süreçte Selimiye ilgili oluşturulan Danışma Kurulu’nun acilen toplanarak gerekli izlemeyi ve değerlendirmeleri yaparak görüşünü ilgili yerler ve kamuoyuyla paylaşması bekleniyor.
NEZİH BAŞGELEN
(Kültürel ve Doğal Mirası İzleme Platformu Yöneticisi Arkeolog-Editör)
VENEDİK TÜZÜĞÜ’NÜN EDİRNE SELİMİYE’DE GÖZ ARDI EDİLEN MADDELERİ:
Venedik Tüzüğü tarihi yapıların korunması ve restorasyon hakkında uluslararası bir çerçeve belirleyen bir antlaşmadır (1964).
- Madde 9 Onarım uzmanlık gerektiren bir iştir. Amacı, anıtın estetik ve tarihi değerini korumak ve ortaya çıkarmaktır. Onarım kendine temel olarak aldığı özgün malzeme ile güvenilir belgelere saygıyla bağlıdır. Faraziyenin başladığı yerde onarım durmalıdır; yapılması gerekli herhangi bir eklemenin mimari kompozisyondan farkı anlaşılabilmeli ve gününün damgasını taşımalıdır. Herhangi bir onarım işine başlamadan önce ve bittikten sonra, anıtın arkeolojik ve tarihi bir incelemesi yapılmalıdır.
- Madde 10 Geleneksel tekniklerin yetersiz kaldığı yerlerde, koruma ve inşa için bilimsel verilerle ve deneylerle geçerliliği saptanmış herhangi çağdaş bir teknik kullanılarak anıt sağlamlaştırılabilir.
- Madde 11 Anıta mal edilmiş farklı dönemlerin geçerli katkıları saygı görmelidir; zira onarımın amacı üslup birliği değildir. Bir anıt üst üste çeşitli dönemlerin izlerini taşıyorsa, alttaki dönemleri açığa çıkarmak ancak bazı özel durumlarda yok edilen malzemenin önemi azsa, açığa çıkarılan malzeme büyük tarihi, arkeolojik, ya da estetik değer taşıyorsa ve korunma durumu böyle bir davranışı gerekli gösterecek kadar iyi ise haklı çıkarılabilir. İlgili unsurların öneminin değerlendirilmesi ile ilgili yargıyı ve neyin yok edileceği üzerinde kararı vermek, sadece bu işi üzerine almış kimseye bırakılamaz.
- Madde 12 Eksik kısımlar tamamlanırken, bütünle uyumlu bir şekilde bağdaştırılmalıdır; fakat bu onarımın, aynı zamanda sanatsal ve tarihi tanıklığı yanlış bir biçimde yansıtmaması için, özgünden ayırt edilebilecek bir şekilde yapılması gereklidir.
- Madde 13 Eklemelere, ancak yapının ilgi çekici bölümlerine, geleneksel konumuna, kompozisyonuna, dengesine ve çevresiyle olan bağıntısına zarar gelmediği durumlarda izin verilebilir.
cumhuriyet
Yorum Ekle
Diğer Haberler
Cumhuriyet Bayramı sanatla kutlanıyor!
İstanbul’da Cumhuriyet Bayramı hafta boyu süren tiyatrodan konserlerden, danslara, tiyatro salonlarından müzelere coşkuyla izlenecek sanatsal etkinliklerla kutlanıyor. İstanbul Devlet Ope...
Kuvayi Milliye ruhu Konak’ta yaşandı
Konak Belediyesi’nin 29 Ekim haftası boyunca her gün yeni bir etkinlikle taçlanan Cumhuriyet Bayramı kutlamaları, bu kez İzmirlilere tiyatro keyfi yaşattı. Dr. Selahattin Akçiçek Kültür M...
Mimar Sinan’dan günümüze deprem dersi: Böyle anlatılacak
Kocaeli Şehir Tiyatroları, Mimar Sinan’ın dehası ile günümüzün "enkaz kurtarma çalışması"nı aynı sahnede buluşturuyor. Deprem gerçeğine ve kentleşme sorunlarına sanatsal eleştiri getiren ...
Ozan Güven 'açıklama' yapmıştı: Deniz Bulutsuz’tan ilk paylaşım
Eski sevgilisi Deniz Bulutsuz’a şiddet uyguladığı gerekçesiyle 2 yıl, 3 ay hapis cezası alan Ozan Güven’in açıklamalarının ardından Bulutsuz, sosyal medya hesabından paylaşım yaptı. 2020 ...
Ünlü yönetmen borç batağında! Saatlerini satıyor
“Baba” (The Godfather) serisinin efsanevi yönetmeni Francis Ford Coppola, borçlarını ödeyebilmek için saat koleksiyonunun bir kısmını müzayedeye çıkarıyor. “Baba” (The Godfather) serisini...
Pergamon Antik Kenti’nde dil becerilerini geliştirdiler
İzmir Büyükşehir Belediyesi bünyesinde kurulan Çiğli Dil Destek Merkezi üyesi öğrenciler, İngilizce speaking dersi kapsamında Bergama Pergamon Antik Kenti’ni gezdi. Gezide öğrenciler, öğr...
Edirne Devlet Tiyatrosu'nda 'Aşk Listesi' oyunu sahnelenecek
Ekmekçizade Ahmet Paşa Kervansarayı'nda, Adana Devlet Tiyatrosu sanatçıları tarafından sahnelenecek oyun, uzun zamandır yalnız yaşayan Bill'in, arkadaşının hediye ettiği aşk listesini dol...
Edebiyat dünyasının kalbi Kültürpark’ta attı
17–26 Ekim tarihleri arasında gerçekleşen İZKİTAP, bu yıl da dopdolu içeriğiyle öne çıktı. Onur konuğu Mehmet Eroğlu söyleşi ve imza etkinliğinde okurlarıyla buluşurken uluslararası onur ...
SOSYAL MEDYA
MAGAZİN
Enes Batur'dan şaşırtan karar
16 milyon aboneye sahip YouTube kanalını kısa süre önce kapatan Enes Batur, kanalını yeniden aktif hale getirdi. Geçtiğimiz günlerde 16 milyon aboneye sahip YouTube kanalını aniden kapata...
TEKNOLOJİ
EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ
Işık açıkken uyuyanlar yandı
Yapılan yeni araştırmalar, uyku sırasında ortam ışığının açık olmasının kalp ve damar sağlığı üzerinde ciddi etkiler oluşturabileceğini ortaya koydu. Uzmanlara göre tamamen karanlıkta uyumak, kalp-damar hastalıkları riskini önemli ölçüde azaltıyor.





Yorumlar
Bu haberde yorum bulunmamaktadir.